İç dünyamız artık görülüp ölçülebiliyor!

Sağlık 08.05.2025 - 20:30, Güncelleme: 08.05.2025 - 20:30
 

İç dünyamız artık görülüp ölçülebiliyor!

Zihin, beyin ve büyüme ayrı ayrı değil, bir bütün olarak işlevlerini birleştirdiğimiz, aradaki uyumun, sağlıklı bir yaşamın temeli olduğunu söylüyor.

Bu üçlü yapıdan birinde meydana gelen dengesizliğin diğerlerini de olumsuz bozulmayı ifade eden Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. dedi. EEG gibi nörofizyolojik araçlar sayesinde bireyin duygu, düşünce ve ölçümlerinin ölçülebilir hale geldiğine vurgu yapan Kesebir, bu kaydedilen, psikiyatrik gelişen erken belirtileri ortaya koyabildiği gibi, psikoterapi seçeneklerindeki iyileşmeleri de gözlemlenebilir kılındığını aktardı. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Zihin, beyin ve beden uyumu, sağlıklı bir yaşamın temeli… Sermin Kesebir, "Aralarındaki uyum, sağlıklı bir yaşamın temelidir. Biri hastalandığında, diğerleri de bu dengesizlikten kaynaklanır. Bu nedenle her birinin birbiriyle uyumlu hem nedenleri hem de bunlardan oluşur." dedi. Bu etkileşimin yalnızca mevcut durumda değil, duygusal, duygusal ve sosyal düzeyde kendini gösterdiğini dile getiren Kesebir, "Örneğin, zihinsel bir yük beden üzerinde çeşitli şekilde kendini gösterebilir vurabilirken, anlık bir bozukluk da zihinsel aktivitede bozulmalara yol açılabilir. şeklinde konuştu. Zihin-beyin-beden üçlüsünü bağımsız olarak değerlendirerek, kişinin öğrendiğita eksiklikler yaratır Sermin Kesebir, "Bu sistemler arasındaki uyum bozulduğunda, yalnızca bir organ ya da fonksiyon değil, tüm yaşam deneyimi, uyku düzeninden duygusal tepkilere, karar alma sürecinden o kadar pek çok alan bu şekilde yaralanan." dedi. “Zihin, sadece düşünce üreten bir yapı değil, duygularımızı, kişiliğimizi, toplumsal rollerimizi ve hayata dair anlam araştırmalarımızı da barındırır.” diyen Kesebir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Beyin bu karmaşık işlemlerini alt sağlarken, vücudunun dışavurumu ve sahnesidir. Bu nedenle zihinsel-beyin-beden üçlüsünü birbirinden bağımsız olarak kullanmak, insanta ciddi bir eksiklik yaratır. Bu bütünsel anlayış, hem klinik uygulamalarda hem de yaşamda bireylerin kendilerini daha derinlemesineli ve doğru bir şekilde değerlendirmesine olanak tanır. Her bir, diğerinin hem aynası hem de budur. bütüncül iyilikleriyle mümkündür." Genişliğin duygu, düşünce ve çıkışı, EEG sistemlerinin farklı frekans yapılarıyla yansıyor Modern psikiyatri ve nörobilimin, artık hastalıklar yalnızca beyin kaynaklı bozukluklar olarak değil, aynı zamanda kişinin yaşam deneyimlerinin, ilişkilerinin, değer sonuçları ve hatta anlam dünyasının bir sonucu olarak da ele alınmasının çizen Prof.Dr. dedi. Bu zihinsel zihnin ve yeteneklin izümlerinin gözlemlenebildiği EEG'nin (elektroensefalografi) önemli bir araç olarak ortaya çıktığı ifade eden Kesebir, “bizim, yani benliğimiz; başka bir deyişle zihinsel kişiliğimiz EEG dalgalarına yansır. açıklamasını yaptı. Kişinin iç dünyanın dışarıdan görülebilmesi, psikiyatrik bilimde yeni bir çağın haberi! Sermin Kesebir, "Örneğin, duygudurumların (depresyon veya mani) iletilmesi epizotları, özellikle değersizlik duygusu ya da grandiyözite (yükselmiş ve erken çarpma sonucu) gibi uç noktalar EEG'nin kurtarılmasıyla öngörülebilir." dedi. Aynı şekilde psikoterapi ayrıntılarında bireylerin yaşadığı değişim ve dönüşümlerin de EEG sistemlerinin yansıyabildiğine değinen Kesebir, özetleme şöyle özetledi: "Özellikle aynalama, empati ve idealizasyon gibi psikodinamik katılımlar, bireysel nörofizyolojik kayıtlardan ayrılır. Bu da psikoterapinin yalnızca sözle değil, beyinsel düzeyde de etkili olduğunu gösterir. Aynı aynalama, empati ve idealizasyonun yalnızca terapi odasında değil, ailede, işlerde ve bütünsel olarak yaygınlaşması,. Zihin, beyin ve büyümeyi birlikte gerçekleştirmek için bu ince sistemi, modern çağın hızına, karmaşıklığına ve yalnızlığına karşı bir direnç noktasıdır. Ve bu sistem dili, artık yalnızca hislerle değil, aynı zamanda bilimsel verilerle de okunabilir hale geldi. EEG gibi araçlar sayesinde, iç dünyanın dışarıdan görülebilen hale gelmesi, psikiyatrik bilimde yeni bir çağın habercisidir.” Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.61677
Zihin, beyin ve büyüme ayrı ayrı değil, bir bütün olarak işlevlerini birleştirdiğimiz, aradaki uyumun, sağlıklı bir yaşamın temeli olduğunu söylüyor.

Bu üçlü yapıdan birinde meydana gelen dengesizliğin diğerlerini de olumsuz bozulmayı ifade eden Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. dedi. EEG gibi nörofizyolojik araçlar sayesinde bireyin duygu, düşünce ve ölçümlerinin ölçülebilir hale geldiğine vurgu yapan Kesebir, bu kaydedilen, psikiyatrik gelişen erken belirtileri ortaya koyabildiği gibi, psikoterapi seçeneklerindeki iyileşmeleri de gözlemlenebilir kılındığını aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr.

Zihin, beyin ve beden uyumu, sağlıklı bir yaşamın temeli…

Sermin Kesebir, "Aralarındaki uyum, sağlıklı bir yaşamın temelidir. Biri hastalandığında, diğerleri de bu dengesizlikten kaynaklanır. Bu nedenle her birinin birbiriyle uyumlu hem nedenleri hem de bunlardan oluşur." dedi.

Bu etkileşimin yalnızca mevcut durumda değil, duygusal, duygusal ve sosyal düzeyde kendini gösterdiğini dile getiren Kesebir, "Örneğin, zihinsel bir yük beden üzerinde çeşitli şekilde kendini gösterebilir vurabilirken, anlık bir bozukluk da zihinsel aktivitede bozulmalara yol açılabilir. şeklinde konuştu.

Zihin-beyin-beden üçlüsünü bağımsız olarak değerlendirerek, kişinin öğrendiğita eksiklikler yaratır

Sermin Kesebir, "Bu sistemler arasındaki uyum bozulduğunda, yalnızca bir organ ya da fonksiyon değil, tüm yaşam deneyimi, uyku düzeninden duygusal tepkilere, karar alma sürecinden o kadar pek çok alan bu şekilde yaralanan." dedi.

“Zihin, sadece düşünce üreten bir yapı değil, duygularımızı, kişiliğimizi, toplumsal rollerimizi ve hayata dair anlam araştırmalarımızı da barındırır.” diyen Kesebir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Beyin bu karmaşık işlemlerini alt sağlarken, vücudunun dışavurumu ve sahnesidir. Bu nedenle zihinsel-beyin-beden üçlüsünü birbirinden bağımsız olarak kullanmak, insanta ciddi bir eksiklik yaratır. Bu bütünsel anlayış, hem klinik uygulamalarda hem de yaşamda bireylerin kendilerini daha derinlemesineli ve doğru bir şekilde değerlendirmesine olanak tanır. Her bir, diğerinin hem aynası hem de budur. bütüncül iyilikleriyle mümkündür."

Genişliğin duygu, düşünce ve çıkışı, EEG sistemlerinin farklı frekans yapılarıyla yansıyor

Modern psikiyatri ve nörobilimin, artık hastalıklar yalnızca beyin kaynaklı bozukluklar olarak değil, aynı zamanda kişinin yaşam deneyimlerinin, ilişkilerinin, değer sonuçları ve hatta anlam dünyasının bir sonucu olarak da ele alınmasının çizen Prof.Dr. dedi.

Bu zihinsel zihnin ve yeteneklin izümlerinin gözlemlenebildiği EEG'nin (elektroensefalografi) önemli bir araç olarak ortaya çıktığı ifade eden Kesebir, “bizim, yani benliğimiz; başka bir deyişle zihinsel kişiliğimiz EEG dalgalarına yansır. açıklamasını yaptı.

Kişinin iç dünyanın dışarıdan görülebilmesi, psikiyatrik bilimde yeni bir çağın haberi!

Sermin Kesebir, "Örneğin, duygudurumların (depresyon veya mani) iletilmesi epizotları, özellikle değersizlik duygusu ya da grandiyözite (yükselmiş ve erken çarpma sonucu) gibi uç noktalar EEG'nin kurtarılmasıyla öngörülebilir." dedi.

Aynı şekilde psikoterapi ayrıntılarında bireylerin yaşadığı değişim ve dönüşümlerin de EEG sistemlerinin yansıyabildiğine değinen Kesebir, özetleme şöyle özetledi:

"Özellikle aynalama, empati ve idealizasyon gibi psikodinamik katılımlar, bireysel nörofizyolojik kayıtlardan ayrılır. Bu da psikoterapinin yalnızca sözle değil, beyinsel düzeyde de etkili olduğunu gösterir. Aynı aynalama, empati ve idealizasyonun yalnızca terapi odasında değil, ailede, işlerde ve bütünsel olarak yaygınlaşması,.

Zihin, beyin ve büyümeyi birlikte gerçekleştirmek için bu ince sistemi, modern çağın hızına, karmaşıklığına ve yalnızlığına karşı bir direnç noktasıdır. Ve bu sistem dili, artık yalnızca hislerle değil, aynı zamanda bilimsel verilerle de okunabilir hale geldi. EEG gibi araçlar sayesinde, iç dünyanın dışarıdan görülebilen hale gelmesi, psikiyatrik bilimde yeni bir çağın habercisidir.” Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.61677

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve izmir35haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.