Şefkat ve kabul stresi azaltıyor!

Yaşam 02.05.2025 - 11:23, Güncelleme: 02.05.2025 - 11:23
 

Şefkat ve kabul stresi azaltıyor!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi, NP Etiler ve NP Feneryolu Tıp Merkezi, Türk Psikolojik Danışma Rehberlik Derneği ve Pozitif Psikoloji Enstitüsünün katılımında Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl 7'ncisi Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi, bu alanda yürütülen çalışmalar dünyaca başlatılan uzman isimler ağırladı.

  Şefkat ve kabul stresi azaltıyor! Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl “Nörobilim Temelli Pozitif Psikoloji” sorunuyla 7'ncisi düzenlenen Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi'nin “Onur Konuğu” Oregon Eyalet Üniversitesi'nden Doç. Dr. Thomas Field, “Sinirbilim Dayalı Bilişsel Davranış Terapisi Hakkında Kısa Başlangıç” konusunu ele aldı. Öz-şefkat, kendini sevmeme ve öz-kabul gibi kavramların insanın psikolojisindeki gücünü değiştirdiğine dikkat çeken Doç. Thomas Field, "Kendimize karşı daha fazla şefkatli ve kabul edilebilir ortalamaya yaklaştığımızda, stresin temel yapıcılığımız de artar. Yaşananlar sadece tehdit olarak algılamak ve yağışın bastırılması, çaresizlik ve tükenmişlik gibi duygulara yol açabiliyor." dedi. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi, NP Etiler ve NP Feneryolu Tıp Merkezi, Türk Psikolojik Danışma Rehberlik Derneği ve Pozitif Psikoloji Enstitüsünün katılımında Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl 7'ncisi Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi, bu alanda yürütülen çalışmalar dünyaca başlatılan uzman isimler ağırladı. Doç. Dr. Thomas Field: “Öz-şefkat ve öz-kabul yaşam özgürlüğü artırıyor” İki gün süren kongrenin bu yılki teması, “Nörobilim Temelli Pozitif Psikoloji” olarak belirlendi. Kongrede “Onur Konuğu” Oregon Eyalet Üniversitesi'nden Doç. Dr. Thomas Field, çevrimiçi olarak “Sinirbilime Dayalı Bilişsel Davranış Terapisi Hakkında Kısa Başlangıç” konusunu ele aldı. Bilişsel davranışçı terapinin (BDT) nörobilimsel temellerini pozitif psikoloji bakış açısıyla ele alan Doç. Dr. Thomas Field, öz-şefkat, kendini sevmeme ve öz-kabul gibi kavramların insan psikolojisindeki dönüştürücü güce dikkat çekti ve “Öz-şefkat ve öz-kabul yaşam biçimini artırıyor” dedi. Sunumunda, beynin beyinde ve bedende nasıl işlendiğini nörobilimsel bir bakış açısıyla aktaran Doç. Dr. Thomas Field, bu sürecin pozitif psikolojiyle nasıl uyum sağlayabileceğini örneklerle açıkladı. Bilişsel davranışçı terapinin temel yapı taşlarına değinen Doç. Dr. Thomas Field, kişinin stres veya zorluklarla karşılaşmasında, bu durumun nasıl algılandığına dair geliştirilen inançların, duygusal tepkilerini ve davranışlarını doğrudan iyileştirmeni vurguladı. "Pozitif ya da negatif inançlar, kişinin olaylarına yüklediği anlamı ve buna karşı geliştiğini belirtir. Bu da öfke, insanlara ya da bağımlılığa kadar uzanabilen yaşayabilen neden olabilir" diyen Doç. Thomas Field, geleneksel BDT'nin okuduğu ve öğrenmeye odaklandığını ve bu süreçte prefrontal korteksin aktif rol oynadığını kaydederek, "Bilişsel terapide amaç, kişinin durumunun korunmasını sorgulaması ve gerekirse değişmesidir" diye ekledi. Doç. Dr. Thomas Field: “İnsan, duygusal tepkileri üzerinde kontrol sahibidir” ABD'li nörobilim uzmanı Doç. Dr. Thomas Field, duygusal düzenlemenin nörobilimsel temellerine dikkat ederek, yaşayacakları olaylarıa verecekleri duygusal tepkiler üzerinde tam kontrole sahip olduklarını vurguladı. "İşinizi gerçekleştirmek üzere çalıştığınızı düşünün. Bu durumda nasıl hissedeceğinizi ve nasıl tepki vereceğinizi belirlersiniz." diyen Doç. Thomas Field, kişinin yalnızca kendi tepkilerinden sorumlu tutulabileceğini ifade etti. Stresli bir durumla karşılaşıldığında, beynin ilk olarak tehdit algılayacağını ifade eden Doç. Dr. Thomas Field, “Nörobilimsel BDT, bireyin otomatik tepkilerini ve temel inançlarını farklılaştırmasını sağlayarak daha sağlıklı başa çıkma yollarını iyileştirmeye olanak tanır.” dedi. Otomatik tepkiler, beynin alt yapılarında gerçekleşmesi Doç. Dr. Thomas Field, stresin arttığını gösterdiği tepkilerin sadece depolanmış düşünceleriyle değil, beynin otomatik olarak yedeklendiğiyle de şekillendiğini belirtti, şöyle devam etti: "Nörobilimsel tedaviçi terapi (BDT) modeli, kişinin yaşadığı duygusal ve fiziksel tepkilerin, çoğu zaman kalıcı olarak geliştirilen sözlü tartışmalarda ortaya çıkıyor. Bir aile ferdiyle yürütülen sözlü tartışmalarda, kişi tarafından sağlanan bir şekilde ifade etmekte zorlanabilir. Bu durum, enerji savunmanın hızla devreye girdiğiyle birlikte. Aynı, 10 metre önümüzde duran bir araba gibi. Hemen frene basarız ama bu tepkiyi neden alıyoruzi bekliyoruz. Bu tür otomatik tepkiler, burada alt yapılarında. Ancak burada bir nokta var; bu tür tepkileri düşünmekten ayrılmak için, kişinin ayrılmak zorunda kalması adil olmaz çünkü beyin otomatik bir hayatta kalma gruplarını bölümlere ayırıyor, özellikle çocuklarla yapılan terapilerde, 'önce düşünüyor, sonra hareket et' bazı çocuklar için mümkün olabiliyor.” Farkındalık aşaması ve yukarıdan aşağıya beyin süreci Nörobilimsel BDT modelinde, geçici olarak, bireyin doğumunda bir aktivasyon yeteneğini kaydeden Doç. Thomas Field, "Kalp atışı hızlanır, korku ya da öfke gibi duygular ortaya çıkar. Bu değişimler yukarıdan aşağıya beyin süreciyle, düşüncelerle şekillenir. Örneğin, trafikte 'Bu kadar kötü olaylarla karşılaşmam için daha dikkatli olmalıyım' gibi bir yaşam hem rahatlamayı sağlar hem de sağlıklı yol verir. Aksi halde, daha fazla öfke ve stresle sonuçlanabilecek bir döngüye girilebilir." ifadesinde bulundu. Şefkat ve kabul, stresi takip eden “Kendimize karşı daha iyi bakımlı ve kabul edilen kişisel yaklaştığımızda, stresin başlamasını sağlamak bizim de artar” diyen Doç. Thomas Field, “Yaşanan olayları sadece tehdit olarak algılamak ve bastırmak, çaresizlik ve tükenmişlik gibi duygulara yol açabiliyor.” şeklinde konuştu. Nörobilimsel VDT yaklaşımıyla psikolojik olarak geliştiriliyor Psikolojik destek seçeneklerinde nörobilimsel genetik Vücut-Duygu-Tepki (VDT) yaklaşımının, danışanların oranlarının artmasıyla anksiyete ile başa çıkmalarına katkı göstermelerini anlatan Doç. Dr. Thomas Field, yalnızca büyüme tepkilerinin olmadığını, bu tepkilere katılanların de yeniden yapılandırılmasının genişletilmesine dikkat çekti. Doç. Thomas Field, “Bedenimize iyi bakmadığımızda uyku, beslenme ve egzersiz gibi temel ihtiyaçlarımızın karşılanmaması ve duygusal düzenleme zorlukları olabilir.” artan miktarda noktaladı. Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.61615
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi, NP Etiler ve NP Feneryolu Tıp Merkezi, Türk Psikolojik Danışma Rehberlik Derneği ve Pozitif Psikoloji Enstitüsünün katılımında Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl 7'ncisi Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi, bu alanda yürütülen çalışmalar dünyaca başlatılan uzman isimler ağırladı.
 

Şefkat ve kabul stresi azaltıyor!

Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl “Nörobilim Temelli Pozitif Psikoloji” sorunuyla 7'ncisi düzenlenen Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi'nin “Onur Konuğu” Oregon Eyalet Üniversitesi'nden Doç. Dr. Thomas Field, “Sinirbilim Dayalı Bilişsel Davranış Terapisi Hakkında Kısa Başlangıç” konusunu ele aldı.

Öz-şefkat, kendini sevmeme ve öz-kabul gibi kavramların insanın psikolojisindeki gücünü değiştirdiğine dikkat çeken Doç. Thomas Field, "Kendimize karşı daha fazla şefkatli ve kabul edilebilir ortalamaya yaklaştığımızda, stresin temel yapıcılığımız de artar. Yaşananlar sadece tehdit olarak algılamak ve yağışın bastırılması, çaresizlik ve tükenmişlik gibi duygulara yol açabiliyor." dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi, NP Etiler ve NP Feneryolu Tıp Merkezi, Türk Psikolojik Danışma Rehberlik Derneği ve Pozitif Psikoloji Enstitüsünün katılımında Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl 7'ncisi Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi, bu alanda yürütülen çalışmalar dünyaca başlatılan uzman isimler ağırladı.

Doç. Dr. Thomas Field: “Öz-şefkat ve öz-kabul yaşam özgürlüğü artırıyor”

İki gün süren kongrenin bu yılki teması, “Nörobilim Temelli Pozitif Psikoloji” olarak belirlendi. Kongrede “Onur Konuğu” Oregon Eyalet Üniversitesi'nden Doç. Dr. Thomas Field, çevrimiçi olarak “Sinirbilime Dayalı Bilişsel Davranış Terapisi Hakkında Kısa Başlangıç” konusunu ele aldı.

Bilişsel davranışçı terapinin (BDT) nörobilimsel temellerini pozitif psikoloji bakış açısıyla ele alan Doç. Dr. Thomas Field, öz-şefkat, kendini sevmeme ve öz-kabul gibi kavramların insan psikolojisindeki dönüştürücü güce dikkat çekti ve “Öz-şefkat ve öz-kabul yaşam biçimini artırıyor” dedi.

Sunumunda, beynin beyinde ve bedende nasıl işlendiğini nörobilimsel bir bakış açısıyla aktaran Doç. Dr. Thomas Field, bu sürecin pozitif psikolojiyle nasıl uyum sağlayabileceğini örneklerle açıkladı. Bilişsel davranışçı terapinin temel yapı taşlarına değinen Doç. Dr. Thomas Field, kişinin stres veya zorluklarla karşılaşmasında, bu durumun nasıl algılandığına dair geliştirilen inançların, duygusal tepkilerini ve davranışlarını doğrudan iyileştirmeni vurguladı.

"Pozitif ya da negatif inançlar, kişinin olaylarına yüklediği anlamı ve buna karşı geliştiğini belirtir. Bu da öfke, insanlara ya da bağımlılığa kadar uzanabilen yaşayabilen neden olabilir" diyen Doç. Thomas Field, geleneksel BDT'nin okuduğu ve öğrenmeye odaklandığını ve bu süreçte prefrontal korteksin aktif rol oynadığını kaydederek, "Bilişsel terapide amaç, kişinin durumunun korunmasını sorgulaması ve gerekirse değişmesidir" diye ekledi.

Doç. Dr. Thomas Field: “İnsan, duygusal tepkileri üzerinde kontrol sahibidir”

ABD'li nörobilim uzmanı Doç. Dr. Thomas Field, duygusal düzenlemenin nörobilimsel temellerine dikkat ederek, yaşayacakları olaylarıa verecekleri duygusal tepkiler üzerinde tam kontrole sahip olduklarını vurguladı.

"İşinizi gerçekleştirmek üzere çalıştığınızı düşünün. Bu durumda nasıl hissedeceğinizi ve nasıl tepki vereceğinizi belirlersiniz." diyen Doç. Thomas Field, kişinin yalnızca kendi tepkilerinden sorumlu tutulabileceğini ifade etti.

Stresli bir durumla karşılaşıldığında, beynin ilk olarak tehdit algılayacağını ifade eden Doç. Dr. Thomas Field, “Nörobilimsel BDT, bireyin otomatik tepkilerini ve temel inançlarını farklılaştırmasını sağlayarak daha sağlıklı başa çıkma yollarını iyileştirmeye olanak tanır.” dedi.

Otomatik tepkiler, beynin alt yapılarında gerçekleşmesi

Doç. Dr. Thomas Field, stresin arttığını gösterdiği tepkilerin sadece depolanmış düşünceleriyle değil, beynin otomatik olarak yedeklendiğiyle de şekillendiğini belirtti, şöyle devam etti:

"Nörobilimsel tedaviçi terapi (BDT) modeli, kişinin yaşadığı duygusal ve fiziksel tepkilerin, çoğu zaman kalıcı olarak geliştirilen sözlü tartışmalarda ortaya çıkıyor. Bir aile ferdiyle yürütülen sözlü tartışmalarda, kişi tarafından sağlanan bir şekilde ifade etmekte zorlanabilir. Bu durum, enerji savunmanın hızla devreye girdiğiyle birlikte. Aynı, 10 metre önümüzde duran bir araba gibi. Hemen frene basarız ama bu tepkiyi neden alıyoruzi bekliyoruz. Bu tür otomatik tepkiler, burada alt yapılarında. Ancak burada bir nokta var; bu tür tepkileri düşünmekten ayrılmak için, kişinin ayrılmak zorunda kalması adil olmaz çünkü beyin otomatik bir hayatta kalma gruplarını bölümlere ayırıyor, özellikle çocuklarla yapılan terapilerde, 'önce düşünüyor, sonra hareket et' bazı çocuklar için mümkün olabiliyor.”

Farkındalık aşaması ve yukarıdan aşağıya beyin süreci

Nörobilimsel BDT modelinde, geçici olarak, bireyin doğumunda bir aktivasyon yeteneğini kaydeden Doç. Thomas Field, "Kalp atışı hızlanır, korku ya da öfke gibi duygular ortaya çıkar. Bu değişimler yukarıdan aşağıya beyin süreciyle, düşüncelerle şekillenir. Örneğin, trafikte 'Bu kadar kötü olaylarla karşılaşmam için daha dikkatli olmalıyım' gibi bir yaşam hem rahatlamayı sağlar hem de sağlıklı yol verir. Aksi halde, daha fazla öfke ve stresle sonuçlanabilecek bir döngüye girilebilir." ifadesinde bulundu.

Şefkat ve kabul, stresi takip eden

“Kendimize karşı daha iyi bakımlı ve kabul edilen kişisel yaklaştığımızda, stresin başlamasını sağlamak bizim de artar” diyen Doç. Thomas Field, “Yaşanan olayları sadece tehdit olarak algılamak ve bastırmak, çaresizlik ve tükenmişlik gibi duygulara yol açabiliyor.” şeklinde konuştu.

Nörobilimsel VDT yaklaşımıyla psikolojik olarak geliştiriliyor

Psikolojik destek seçeneklerinde nörobilimsel genetik Vücut-Duygu-Tepki (VDT) yaklaşımının, danışanların oranlarının artmasıyla anksiyete ile başa çıkmalarına katkı göstermelerini anlatan Doç. Dr. Thomas Field, yalnızca büyüme tepkilerinin olmadığını, bu tepkilere katılanların de yeniden yapılandırılmasının genişletilmesine dikkat çekti. Doç. Thomas Field, “Bedenimize iyi bakmadığımızda uyku, beslenme ve egzersiz gibi temel ihtiyaçlarımızın karşılanmaması ve duygusal düzenleme zorlukları olabilir.” artan miktarda noktaladı. Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.61615

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve izmir35haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.