TIRMANAN BU KENTSEL KRİZİN ÇÖZÜMÜ İÇİN TARAFLARA ARABULUCULUK ÖNERİYORUZ

İZMİR'DE YAŞANAN KENTSEL KRİZİN, ÇEVRE VE HALK SAĞLIĞINI DAHA FAZLA TEHDİT ETMEDEN UZLAŞI İLE SONUÇLANMASI İÇİN TARAFLARA ARABULUCULUK ÖNERİYORUZ Bilindiği üzere, DİSK Genel-İş üyesi işçiler, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile sürdürülen toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine, anayasal haklarını kullanarak "eşit işe eşit ücret" talebiyle grev kararı almışlardır. 29 Mayıs 2025 tarihinde başlayan ve devam eden belediye işçileri grevi nedeniyle, başta ulaşım ve çevre temizliği olmak üzere belediye hizmetleri aksamakta, bu durum da İzmir halkının mağduriyetine yol açmaktadır. Grev bir haftaya yaklaşırken, anlaşmanın hâlâ sağlanamamış olması taraflar arasındaki gerilimi artırmakta, karşılıklı kullanılan sert ve suçlayıcı dil ise uzlaşma ihtimalini zora sokmaktadır. Sürece farklı çevrelerden müdahil olup, yangına körükle gidercesine krizi tırmandıranların varlığı da gözlenmektedir. Özellikle siyasi çıkar peşindeki bazı çevrelerin, belediye çalışanlarını memleketleri, etnik kökenleri, mezhepleri veya ırkları üzerinden hedef göstererek kriminalize edip, ayrıştırmaya çalışması ise yeni bir toplumsal çatışmayı fitilleme tehlikesi taşımaktadır. Grev sürecinin yaklaşan Kurban Bayramı'na kadar uzaması, yerel yönetim hizmetlerindeki aksamaların ve halkın mağduriyetinin daha da artmasına neden olacaktır. Bu konudaki bir diğer önemli endişemiz ise çevre temizliği hizmetlerinin yapılamaması ve çöplerin toplanamamasının, çevre ve halk sağlığı sorunlarına, özellikle de salgın hastalıklara zemin hazırlayacağıdır. Bu nedenle tarafları itidalli olmaya, uzlaşı dilini ve kültürünü benimsemeye davet ediyoruz. Yaşanan bu "kentsel krizin" çözümü için İzmir'in saygın kişi ve kurumlarının temsilcilerinden oluşacak bir heyetin taraflar arasında arabuluculuk yapmasını öneriyoruz. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, İzmir Kent Konseyi ve İzmir Barosu başkanlarının da içinde bulunacağı bir arabuluculuk heyetine, İZ-AFED (İzmir Afet Bilinci, Çevre ve İklim Farkındalığı Derneği) olarak biz de destek vermekten ve katkı sunmaktan memnuniyet duyarız. TİS ve grev hakkının anayasal bir hak olduğu gerçeği kadar, Anayasa'nın 56. maddesinde güvence altına alınan “herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı” da göz ardı edilmemelidir. Yaklaşan 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının önemine kamuoyunun dikkatini bir kez daha çekmek istiyoruz. Kent ve çevre hakkının bilincindeki yurttaşlar olarak, İzmir'de yaşanan bu "kentsel krizin" bir an önce adil bir uzlaşı ile çözüme kavuşmasını temenni ediyor, bu konuda elimizden gelen katkıyı sunmaya hazır olduğumuzu ilan ediyoruz. Çözüm için öncelikle öfke dilinin terk edilerek, kentlilik bilincinin ve uzlaşı kültürünün hakim olmasını öneriyoruz. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede, afetlere dirençli kentlerde, insanca koşullarda yaşamak umuduyla; tüm İzmir’lilerin yaklaşan 5 Haziran Dünya Çevre Gününü ve ardından gelen kurban bayramını kutluyor, esenlikler diyoruz